Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik denir. Estetik “güzel” üzerine düşünme, onun ne olduğunu açıklamadır.
Estetik
suje ile estetik obje arasındaki ilgiyi gösterir. Estetiğin yöneldiği
şey, güzelliktir; duyusal olanın güzellik ile olan ilgisini ele alır.
Estetik ile sanat felsefesi arasında bir ayırım yapmak gerekir.
Estetik,
doğada ve sanatta güzeli konu edinir. Estetiğin, doğa ya da sanat
ayrımı yapmadan doğrudan doğruya güzelliğe yöneldiği yerde, sanat
felsefesi, yalnızca sanata ve sanattaki güzelliğe yönelir.
Sanat
felsefesi, insanın meydana getirdiği eserleri ele alan, sanata dair
yaratmaların ve zevklerin anlamını inceleyen bir felsefe dalıdır.
Doğadaki güzelliği de konu edinen estetiğin bir dalı olmaktadır.
|
Sanat
felsefesi sadece sanattaki güzelle ilgilenir. Estetik hem doğadaki
güzel ile hem de sanattaki güzel ile ilgilendiğinden sanat
felsefesinden daha geniştir. İnsanda hoş duygular uyandıran, güneşin
batışı, kıyıya vuran dalgalar estetiğin konusu olabildiği halde sanat
felsefsinin konusuna girmez. Sanat değeri taşıyan bir tablo ise hem
sanat felsefesinin hem de estetiğin konusuna girer. Sanat felsefesinin
temel kavram ve problemleri, estetiğin de temel kavram ve
problemleridir.
Sanat
felsefesinde, “sanatçı”, “sanat eseri”, “sanat eserini ortaya koyma
etkinliği” ve “beğeni” gibi kavramlar göz önünde bulundurulmuştur.
Sanatçı, sanat eserini yaratan kişidir; kendi alanına göre bazı
maddeler kullanır; onlara biçim verir. Bu etkinlik sonucu bir ürün
ortaya çıkar. Bu ürün beğeni taşıyorsa, sanat eseri olma özelliği
kazanır.
1. Estetiğin Temel Soruları
- Güzellik nedir?
- Güzel olarak nitelediğimiz şeyi güzel yapan faktörler nelerdir?
- Güzelllik, onu algılayan özneden bağımsız bir değer midir?
- Sanat nedir?
- Sanat eserine duyulan estetik tepkiyle, doğadaki güzelliğe duyulan estetik tepki arasında ne fark vardır?
- Sanat eseri nasıl oluşmuştur?
2. Felsefe Açısından Sanat
Felsefe
açısından sanata bakıldığında, sanatın ne olduğu, sanat yapıtının
nasıl oluştuğu, sanatçının yapıtını nasıl ortaya koyduğu irdelenir. Bu
sorulara filozoflar farklı açıklamalar getirmişlerdir.
a. Taklit Olarak Sanat
Bu
anlayışa göre doğanın mükemmelliği ve güzelliği vardır. Sanatçı da
doğada varolan bu güzelliği eserinde taklit eder. Taklit, gerçeğine ne
kadar yakınsa o kadar güzeldir. Platon ve Aristoteles sanatın
taklitten ibaret olduğunu ileri sürmüşlerdir.
b. Yaratma Olarak Sanat
Bu
anlayışa göre doğada ideal güzellik ve mükemmellik yoktur.
Mükemmelliği yaratan, değişmeler dünyasında değişmeyene, ölümlülüğün
dünyasında ölümsüzlüğe ulaşmaya çalışan, sanatçıdır. Eğer sanatçı
çalışmalarına kendi kişiliğinin ve yaratıcı gücünün damgasını
vuramamışsa, ürettiği üründe estetik değer yoktur.
Bu
kurama göre, doğanın ürettiklerinde ancak sanat eserlerine bir
benzerlikten söz edilebilir ve sanat eseri, doğa ürünlerinden fazla
birşeydir. Sanatçı, hayal gücünü ve yaratıcı yanını kullanarak doğadan
aldığı izlenimleri ayıklar, birleştirir ve bir anlatıma dönüştürür. Bu
anlatımın sanat eseri olması için de özgün ve tek olması gerekir. Bu görüşün temsilcisi Croce’dir.
c. Oyun Olarak Sanat
Bu
yaklaşım, sanat ile oyun arasındaki benzerlikten dolayı bir bağ kurar.
Buna göre oyun da sanat da insanı gerçek dışı bir dünyaya yöneltir.
Hayal gücüne dayanır; fayda gütmeyip, bizzat kendileri için yapılan
etkinliklerdir. İnsan oyun oynarken de, sanatla uğraşırken de kendisini
meşgul eden problemlerden uzaktır, adeta kendisini unutur ve mutlak
bir özgürlük içinde varolur. Temsilcisi Schiller’dir
Schiller’in, “İnsan oynadığı sürece tam insandır” sözü, insanı gerçek özgürlüğe ancak sanat kavuşturabilir, anlamındadır.
3. Sanat Eseri
Bir şeyin sanat eseri sayılabilmesi için belirli özelliklere sahip olması gerekir.
- Sanat eseri doğal nesnelerden farklıdır. Doğal oluşumlar sonucunda ortaya çıkan varlıklar güzel olsalar bile, sanat eseri olamazlar.
- Sanatın temel özelliklerinden biri, onun, insanın yaratıcı gücüne bağlı olmasıdır. İnsanın estetik tavır ve değeriyle yaptığı duyusal ya da düşünsel bir etkinliktir.
- Sanat eseri kendisine yönelen alımlayıcı için bir değer taşır.
- Sanat eseri, eşsiz, kendine özgü nitelikleriyle biriciktir. Çünkü sanatçı, eserini ortaya koyma sürecindeki duygularını bir kez yaşayabilir; yineleyemez. Mehmet Akif, İstiklal marşını yazarken yaşadığı duygularını bir defalık yaşamıştır. Bu nedenle “İstiklal marşını tekrar ben bile yazamam” demiştir. Buna göre seri olarak üretilen nesneler sanat eseri olarak nitelenemezler.
- Sanat eserinin estetik haz ve heyecan vermesinin dışında bir amacı yoktur. Pratik amaçlarla kullanılmak için oluşturulmuş nesneler sanat eseri olarak nitelenemezler.
4. Estetiğin Temel Kavramları
Güzellik Problemi
Güzellik, hemen her filozofta farklı biçimde tanımlanmıştır.
Platon, güzelliği bir idea
olarak görür. Platon’a göre sanat, güzel ideasını taklit etme
olduğundan, yapılan eser ne kadar ideaya yaklaşırsa o oranda güzel
olur.
Aristoteles’e
göre güzellik ahenktir, düzendir, sınırdır. İnsanın algı sınırlarını
ve kavrayış gücünü aşan çok büyük bir şey, güzel olamaz.
Plotinos’a göre güzellik, Tanrısal aklın evrendeki ışımasıdır. Madde, Tanrısal akıldan (İdeadan) pay almazsa çirkindir.
Hegel’e
göre güzellik, Mutlak Ruh’un duyularla kavranabilen görünüşleridir.
Yani her şeyin ilkesi olan İdea’nın duyulara görünüşüdür.
Kant’a göre güzel, çıkar gözetmeksizin hoşlanmanın nesnesidir. Güzellikte, pratik amaç gütmeyen bir düzen vardır.
Güzellik problemi, doğada ve sanatta güzelin ne olduğu problemi ile iç içedir.
Sanat
felsefesinin konusu, sanattaki güzelliktir. Bir kısım filozoflar
“Doğa, sanatı taklit ediyor” (Oscar Wilde), “Biz romantik olduktan
sonra dağlar güzelleşti” (Delacroix) gibi sözleriyle sanat
güzelliğinin bizi doğayı kavramaya götürdüğünü belirtirler.
|
5. Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar
a. Estetik Yargıların Yapısı
Estetik yargılar, dini, bilimsel ve ahlaki yargılardan farklılar gösterir.
Dini
yargıların inançla ilgili olduğu, ahlaki yargıların eylemlerle ilgili
olduğu yerde, estetik yargılar “güzel” ya da “çirkin” diye nitelenen
bir varlıkla ilgili beğeni yargılarıdır.
Bilimsel yargıların objektif bir niteliği olduğu yerde estetik yargılar özneldir; İnsanlara göre değişir.
b. Ortak Estetik Yargıların Olup Olmadığı
Acaba
sanat eseri güzel değerini kendisinde mi taşır; yoksa güzellik, bizim
ona yüklediğimiz bir şey midir? Bu konuda iki karşıt görüş vardır:
Biri nesnelci görüş, diğeri öznelci görüş.
Nesnelci görüşe
göre, eser, güzellik değerini kendisinde taşır. Güzellik insandan
bağımsız olarak vardır. Bir nesne güzel ise, insan onu alımlasa da
alımlamasa da güzel olmaya devam eder. Bu görüşte olanlar, ortak estetik yargıların varlığını kabul ederler.
Öznelci görüş,
insandan bağımsız bir estetik değerin olamayacağını savunur. Bu
görüştekilere göre bir eser, değerini, insanda uyandırdığı duygulardan,
estetik yaşantıdan alır. Yoksa eser kendi başına estetik bir değer
taşımaz.
Dolayısıyla bu görüştekilere göre ortak estetik yargılar olamaz.
ba. Ortak Estetik Yargıların Varlığını Reddedenler
Her
insanın kendine göre bir beğenisi vardır. Tüm insanlarda beğeninin
ölçüsü olabilecek bir kural, bir ilke yoktur. Her beğeni aynı derecede
geçerlidir. Biri sanat müziğini beğenirken, başkası pop müziğini
beğenebilmektedir.
Her sanat eseri, sanatçının kendi öz benliğinden kaynaklandığı için, sanatçının ruhunda oluşan estetik beğeni hakkında herkesin kabul edeceği genel geçer yargılara varılamaz.
Bireyler, sanatçıların eserlerinden kendi ruhsal yapılarına göre
farklı izlenimler alırlar ve farklı senteze ulaşırlar. Bu görüşün önemli
temsilcisi Croce’dir.
bb. Ortak Estetik Yargıların Varlığını Kabul Edenler
Bu
anlayışa göre güzellik, bütün nesnelerde farklı derecelerde
bulunmaktadır; bu bireyin kişisel deneyimlerinden, alışkanlıklarından,
tercihlerinden bağımsız olarak vardır.
Örneğin Selimiye Camisi, dünyada hiçbir insan kalmasa da yine güzellik değerini taşıyacaktır.
Platon:
Güzel, bir idea olarak gerçekten vardır. İdealar, diğer özellikleri
yanında kendinden güzeldir. Asıl güzellik, hiçbir zaman değişmeyen
gerçeklik olan güzellik ideasıdır. Akıl sahibi her varlık için güzel
ideası ortaktır. Çünkü o akılla kavranır.
Aristoteles: Güzellik, uyum, oran ve ölçülülüğün kaynaştığı bütündür.
Hegel: Güzellik, Mutlak ruhun duyulur nesnelerde görünür hale gelmesidir.
Kant:
Güzellik, nesnenin taşıdığı bir değerdir. İnsanlar hoşlarına giden ya
da gitmeyen bir şeyi duygularına göre değerlendirirler. Estetik yargı
beğeni duygusuna dayanır. Ona göre bu beğeni duygusu her insanda bulunan ortak beğeniyle açıklanır.
Kant’a
göre bir insan sanat eseri karşısında, “Bu güzeldir” derken, diğer
insanların da onu güzel bulmasını ister. “Bir şiire güzel diyorsam,
herkesin onu güzel bulmasını beklerim” der. Güzel beğenisi, çıkarsız
bir hazdır. İnsanlar çıkar gözetmeden bir nesneye yöneldiğinde aynı
güzelliği görecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder